ŞEFİ
ŞEFİ
Şefaatçi
Allah'a şirk koşarak iman edenler O'nun huzuruna getirildiklerinde
mutlaka bir şefaatçinin arkasına sığınacaklarını ve o şefaatçinin kendilerine
yardımcı olacağını zannederler. İnançlarına göre bu şefaatçi kimi zaman onların
günahlarını yüklenecek, kimi zaman da onları savunarak temize çıkaracaktır. Bu
yüzden dünya hayatında sürekli bu sözde şefaatçiyi razı etmeye çalışırlar,
daima onu zikrederler. Halbuki bu asla gerçekleşmeyecek olan bir zandır. Allah
birçok ayetinde din gününde -Allah'ın dilemesi dışında- kimsenin kimseye
şefaatte bulunamayacağını bildirmiştir. Bu ayetlerden biri şöyledir:
Dinlerini bir oyun ve eğlence
(konusu) edinenleri ve dünya hayatı kendilerini mağrur kılanları bırak. Onunla
(Kur'an'la) hatırlat ki, bir nefis, kendi kazandıklarıyla helake düşmesin;
(böylesinin) Allah'tan başka ne bir velisi, ne bir şefaatçisi vardır; her türlü
fidyeyi verse de kabul olunmaz... (Enam Suresi, 70)
O gün kimse kimse ile dost değildir, kimse de bir başkasının günahını
yüklenemez. Allah ancak Kendisi'nden hoşnut olunacak kişinin şefaat edebileceğini
söyler. Bu kişi de elbette yalnızca doğruyu söyleyecektir. İnkar edenler için o
gün ne bir yardımcı ne de bir şefaatçi vardır. Hiç kimse kimse adına bir şey
ödeyemez. O gün hiçbir destek, hiçbir alış veriş ve hiçbir şefaat yoktur.
Hiçbir insanın Allah'tan başka velisi ve şefaatçisi de yoktur...
Allah; gökleri, yeri ve ikisi
arasında olanları altı günde yarattı, sonra arşa istiva etti. Sizin O'nun
dışında bir yardımcınız ve şefaatçiniz yoktur. Yine de öğüt alıp-düşünmeyecek
misiniz? (Secde Suresi, 4)
O gün, kendisinden sapma imkanı
olamayan çağırıcıya uyacaklar. Rahman (olan Allah)a karşı sesler kısılmıştır;
artık bir hırıltıdan başka bir şey işitemezsin.
O gün, Rahman (olan Allah)'ın
kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati
bir yarar sağlamaz.
O, önlerindekini de,
arkalarındakini de bilir. Onlar ise, bilgi bakımından O'nu kavrayıp
kuşatamazlar.
(Artık bütün) Yüzler, diri, kaim
olanın önünde eğik durmuştur ve zulüm yüklenen ise yok olup gitmiştir.
Kim de bir mü'min olarak, salih
olan amellerde bulunursa, artık o, ne zulümden korksun, ne hakkının eksik
tutulmasından. (Ta-ha Suresi, 108-112)
O'nun Katında izin verdiğinin dışında (hiç kimsenin) şefaati yarar sağlamaz. En sonunda kalplerinden korku giderilince (birbirlerine:) "Rabbiniz ne buyurdu?" derler, "Hak olanı" derler. O, çok yücedir, çok büyüktür. (Sebe Suresi, 23)
Yorumlar
Yorum Gönder