KABİL
KABİL
Kabul eden, icabet eden, bağışlayan
Kullarından tevbeyi kabul eden, kötülükleri affeden ve işlediklerinizi bilen O'dur. (Şura Suresi, 25)
İnsan son derece aciz bir varlıktır. Yaşaması için gerekli şartların
tümü sağlanmadığı sürece hayatını sürdürmesi mümkün değildir. Ancak tüm bu
acizliğine rağmen kendini büyük görme, azgınlaşma ve Allah'a karşı nankörlük etme eğilimi vardır.
İnsanın bu özelliği ile ilgili olarak Kuran'da şöyle bildirilmektedir:
Gerçek şu ki, Biz emanetleri göklere, yere ve dağlara sunduk da onlar
bunu yüklenmekten kaçındılar ve ondan korkuya kapıldılar; onu insan yüklendi.
Çünkü o, çok zalim, çok cahildir. (Ahzap Suresi, 72)
Gerçekten insan, Rabbine karşı nankördür. (Adiyat Suresi, 6)
İnsanı yaratan Allah kuşkusuz onun içinde taşıdığı kötülükleri de
bilmektedir. İnsanın her an hata yapabileceği, nankörlük, cahillik edebileceği
O'nun bilgisi dahilindedir. Ve kuşkusuz O, kullarına karşı son derece şefkatli
ve merhametlidir. Bu merhametinden dolayı da insanlar için kurtuluş olacak bir
yol göstermiştir; tevbe etmek.
Zalim, cahil ve nankör olan insana nefsindeki bu kötülüklerden
korunabilmek ve yaptığı hataları telafi edebilmek için büyük bir imkan
verilmiştir. İnsan her türlü kötülüğü işlemiş olabilir, her türlü hataya
düşebilir, Allah'a hiç umulmadık şekilde nankörlük etmiş de olabilir. Ancak eğer
samimi, Allah'a içten bağlı ve O'nun azaplandırmasından içi titreyerek korkup
sakınan bir insansa tevbe eder ve bu şekilde kurtuluş bulur. Zira Allah samimi
yapılan tevbeleri kabul edeceğini, Kendisi'nden korkan kullarının kötülüklerini
affedeceğini vaat etmiştir.
Kuşkusuz Allah'ın 'Kabil' sıfatı insanlar üzerindeki şefkatinin ve
merhametinin açık bir göstergesidir. Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.
Dileseydi insanların tüm bu yaptıklarının hiçbirini kabul etmezdi. Fakat Allah
sonsuz rahmetiyle, insanların bunlara ihtiyaçlarının olduğunu bilmiş ve samimi
bir kalple yapılan tevbeleri kabul edeceğini haber vermiştir. Allah bağışlayan
olduğunu bir ayette şöyle bildirmektedir:
Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah kullarından tevbeleri kabul
edecek ve sadakaları alacak olan O'dur. Şüphesiz, tevbeleri kabul eden,
esirgeyen O'dur. (Tevbe Suresi, 104)
Gerçekten Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden biraz eksiğinde, yarısında ve üçte birinde (namaz için) kalktığını bilir; seninle birlikte olanlardan bir topluluğun da (böyle yaptığını bilir). Geceyi ve gündüzü Allah takdir eder. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi, böylece tevbenizi (O'na dönüşünüzü) kabul etti. Şu halde Kur'an'dan kolay geleni okuyun. Allah sizden hastalar olduğunu, başkalarının Allah'ın fazlından aramak için yeryüzünde gezip-dolaşacaklarını ve diğerlerinin Allah yolunda çarpışacaklarını bilmiştir. Öyleyse ondan (Kur'an'dan) kolay geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah'a güzel bir borç verin. Hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir ecir (karşılık) olarak Allah Katında bulursunuz. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (Müzzemmil Suresi, 20)
Yorumlar
Yorum Gönder