MEVLA
MEVLA
Dost, sahip,
müminlerin dostu olan, onlara hayır yolları açan ve onları muvaffak kılan.
Mümin,
herkesin ve herşeyin varoluşunu Allah'a borçlu olduğunu bilir. Kendisi de dahil
tüm varlıkları Allah ayakta tutmaktadır ve dilediği anda yok edip ortadan
kaldırabilir. Çünkü var olan herşeyin gerçek sahibi Allah'tır. Bu yüzden de
müminin yegane dostu Allah'tır. Ve O'nu vekil edinmesinden dolayı yaşamı
boyunca her türlü sıkıntı ve üzüntüden de uzaktır. Herşeyden önce Rabbimiz'in,
en büyük dostunun yardımı ve desteği kendisiyle beraberdir. Allah da velisi
olduğu kulunun üzerine "güven duygusu ve huzur" (Tevbe Suresi,
26) indirmiştir.
Bu huzur,
müminin; her namazda, her salih amelde, Allah rızası için yaptığı küçük büyük
her işte Rabbimiz'in kendisini gördüğünü ve bunların karşılığını kat kat
fazlasıyla vereceğini bilmesinden doğar. Yine Allah'ın kendisini görünmeyen
ordularla ve meleklerle desteklediğini, "önünden ve arkasından
izleyenleri" olduğunu ve bunların kendisini "Allah'ın emriyle
gözetip korumakta" (Rad Suresi, 11) olduklarını, O'nun yolunda yapılan
mücadelede galip gelecek olanların, cennetle müjdelenenlerin hep müminler
olduğunu bilmesinden kaynaklanan bir güven duygusudur. İman eden bir insan,
mevlamız olan Allah'ın kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyeceğini de
bilir. Kadere ve her işi evirip çevirenin Allah olduğuna kesin bir bilgiyle
iman eder ve böylece yalnız Allah'a tevekkül eder. Müminlerin içinde
bulundukları bu ruh haline Kuran'da şu ifadeyle dikkat çekilmiştir:
De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları
dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim Mevlamızdır. Ve
mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler." (Tevbe Suresi, 51)
Kuşkusuz
Allah'ın dostluğu insanlarınkine benzemez. O kimi dost edinmişse, o kişiyi dünyada
ve ahirette olabilecek en üstün nimete kavuşturmuştur. Herşeyi yaratan
Rabbimiz'in, yarattığını dost edinmesi ise çok büyük bir lütuftur. Ayetlerde
şöyle buyrulmaktadır:
Allah adına gerektiği gibi cehd edin (çaba
harcayın). O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir,
atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda
(Kur'an'da) da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin
üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık
dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur.
İşte, ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcı. (Hac Suresi, 78)
"... Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya
yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma. Rabbimiz, bize, bizden öncekilere
yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz
şeyi bize taşıtma. Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirge, Sen bizim
Mevlamızsın. Kafirler topluluğuna karşı bize yardım et." (Bakara Suresi,
286)
Sonra da gerçek mevlaları olan Allah'a
döndürülürler. Haberiniz olsun; hüküm yalnızca O'nundur. Ve O, hesap görenlerin
en süratli olanıdır. (Enam Suresi, 62)
Geri dönerlerse, bilin ki gerçekten Allah, sizin Mevlanızdır. O, ne güzel Mevladır ve ne güzel yardımcıdır. (Enfal Suresi, 40)
Yorumlar
Yorum Gönder