KAHHAR
KAHHAR
Kahreden, herşeye, her
istediğini yapacak surette galip ve
hakim olan
Yerin başka
bir yere, göklerin de (başka göklere) dönüştürüldüğü gün, onlar tek olan, kahhar
olan Allah'ın huzuruna çıka(rıla)caklardır. (İbrahim Suresi, 48)
Allah
insanlardan nasıl sıkıntıyı giderme gücüne ve onların kalplerine ferahlık
vermeye kadirse, onları büyük bir azapla kahretmeye de kadirdir. Kuran'da
Allah'ın Kendi Katından gönderdiği azaplarla helak olmuş kavimlerden örnekler
verilir. Bu insanlar hak din ahlakından yüz çevirdikleri ve Allah'a baş
kaldırdıkları için sabah vakti, hiç şuurunda değillerken, üzerlerinde dolaşan
büyük bir felaketle yok edilmişlerdir. Allah inkar eden toplulukların üzerine
evlerini yerinden söken kasırgalar göndermiş, üzerlerine balçıktan taşlar
yağdırmıştır. Uyardığı insanların üzerine onların içinde oturdukları şehirleri
yerle bir eden sağanaklar isabet ettirmiştir. Toprağın altını üstüne getiren
depremleri üstlerine göndermiş, tek bir çığlıkla hepsini yerin dibine
geçirmiştir. Açıkça görüldüğü gibi Allah'ın bir insanı kahretmesi hiçbir şeyle
kıyaslanamaz.
Fakat bütün
bu sayılanlar Allah'ın dünya hayatında insanlara tattırdığı acılardır. Ve
onları yaptıklarından dolayı dünyada yaşarken kahretmesidir. Ama asıl olan,
insanın cehennemde görülmemiş bir azapla kahredilmesidir. Allah'ın sonsuz
rahmetine karşılık O'nun kadrini takdir edemeyen ve nankörlük eden insanlar
ahirette cehennem azabıyla karşılaşacaklardır. Dünyada işledikleri suçların tam
karşılığı ahirette kendilerine verilecektir.
Allah
onları cehennemin en dar yerine attığında, inkarcılara daha önce hiç
karşılaşmadıkları bir acı tattırır; cehennem ateşiyle yanan derilerini
yenileriyle değiştirir ve onların üzerine ateşten duvarlar örer. Öyle ki
insanın dünyada çektiği acılar cehennemde karşılaştıklarının yanında çok hafif
kalır. Nitekim Kuran'da cehenneme giren insanların Allah'ın kendilerini
öldürmesi ve azaptan kurtarması için yalvardıkları haber verilir. Allah dünya
hayatında Kendisi'nden yüz çevirenleri cehennemde sonsuz gücüyle kahredecektir.
Allah'ın kesin olarak gerçekleşecek olan bu vaadi ayetlerde şöyle haber
verilir:
O, kulları
üzerinde kahredici olandır. O, hüküm ve hikmet sahibi olandır, haberdar
olandır. (Enam Suresi, 18)
De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi
kimdir?" De ki: "Allah'tır." De ki: "Öyleyse, O'nu bırakıp
kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler
mi (tanrılar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören
(basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir
mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu
yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah, herşeyin Yaratıcısı'dır ve O,
tektir, kahredici olandır." (Rad Suresi, 16)
O gün, orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey
Allah'a karşı gizli kalmaz. (Allah sorar:) "Bugün mülk kimindir? Bir olan,
Kahhar olan Allah'ındır." (Mümin Suresi, 16)
Allah
"kahredici" sıfatını inkarda diretip, ahirete kadar iman etmemekte
kararlı davranan kimselere yöneltmektedir. Yoksa Allah tüm kullarına karşı
sonsuz affedici, sonsuz merhametli ve esirgeyici olandır. Samimi tevbe
edildiğinde Allah kullarının tüm günahlarını bağışlamaktadır. İman eden
kullarına dünyada ve ahirette yardım etmekte, onları rahmetiyle, huzur ve güven
duygularıyla desteklemektedir. Allah Kuran'da samimi kullarına azap edici
olmadığını ve müminler üzerindeki ihsanını şöyle bildirmektedir:
Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir. (Nisa Suresi, 147)
Yorumlar
Yorum Gönder