FETTAH
FETTAH
Çok iyi hüküm veren,
açan, hükmeden
Eğer o ülkeler halkı inansalardı ve
korkup-sakınsalardı, gerçekten üzerlerine hem gökten, hem yerden (sayısız) bolluklar (bereketler) açardık;
ancak onlar yalanladılar, Biz de onları kazanageldikleri nedeniyle
yakalayıverdik. (Araf Suresi, 96)
Fettah, Allah'ın açan sıfatıdır. Allah
insanları zorluklarla denemekte ancak hiç kimseye güç yetirebileceğinden
fazlasını yüklememektedir. Allah, samimi kullarına bir zorluk verdiği zaman
ondan çıkış yolunu da açar; mutlaka zorluğun yanında bir kolaylık da gösterir.
Nitekim Kuran'da Peygamberimiz (sav)'in karşılaştığı zorluklar örnek verilerek,
bunların kolaylıkla birlikte verildiği şöyle bildirilmiştir:
Biz, senin göğsünü yarıp-genişletmedik mi?
Ve yükünü indirip-atmadık mı?
Ki o, senin belini bükmüştü;
Senin zikrini (şanını) yüceltmedik mi?
Demek ki, gerçekten zorlukla beraber kolaylık
vardır.
Gerçekten güçlükle beraber kolaylık vardır.
(İnşirah Suresi, 1-6)
Kuran'da Allah'ın iman edenlere sağladığı
kolaylıklara daha pek çok örnek verilmiştir. Hz. Musa da Allah'ın çeşitli
zorluklarla imtihan ettiği elçilerden biridir. Ancak Allah Hz. Musa'yı
yardımıyla desteklemiş ve işlerini kolaylaştırmıştır.
Hz. Musa Firavun'a tebliğ yapmaya giderken
kardeşi Harun'u kendisine yardımcı kılmasını Allah'tan istemiştir. Allah da
onun duasını kabul ederek Hz. Harun'u ona destekçi kılmıştır.
Kuran'da daha pek çok olayla örneklendirildiği
gibi Allah müminlerin her zaman yardımcısı ve destekçisidir. Onların üzerinde
bulunan ve açılması imkansız gibi gözüken zorlukları açıp kaldırır. Ancak bu
durum inkarcılar için geçerli değildir. Allah, onların kalplerini daraltır,
sıkar ve tüm nimetlerin kapısını kapar. Rabbimiz'in dilemesi ile kapanan bu
kapıları sonsuza kadar açabilecek hiçbir güç yoktur.
Allah inkarcılar için nimet kapılarını
kapattığı gibi onların üzerine azap kapısı açar. İnkarcılara verilen bu azap
bir ayette şöyle bildirilmiştir:
Sonunda, üzerlerine azabı şiddetli olan bir
kapı açtığımızda, onlar bunun içinde şaşkına dönüp umutlarını kaybettiler.
(Müminun Suresi, 77)
Onlara, zorlu azabımız geldiği zaman
yalvarmaları gerekmez miydi? Ama onların kalpleri katılaştı ve şeytan onlara
yapmakta olduklarını çekici (süslü) gösterdi.
Derken kendilerine hatırlatılanı
unuttuklarında, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öyleki
kendilerine verilen şeylerle 'sevince kapılıp şımarınca', onları apansız
yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.
Böylece zulmeden topluluğun kökü kurutuldu.
Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah'adır.
De ki: "Düşündünüz mü hiç; eğer Allah
sizin işitmenizi ve görmenizi alıverir ve kalplerinizi mühürlerse, onları size
Allah'tan başka getirebilecek ilah kimdir?" Bak, Biz nasıl ayetleri
'çeşitli biçimlerde açıklıyoruz da' sonra onlar (yine) sırt
çevirip-engelliyorlar?
De ki: "Düşündünüz mü hiç; size Allah'ın azabı apansız ya da açıkdan geliverirse, zulme sapan kavimden başkası mı yıkıma uğrayacak?" (En’am Suresi, 43-47)
Yorumlar
Yorum Gönder