HAFIZ
HAFIZ
Koruyan, gözeten, muhafaza eden
"Buna rağmen yüz çevirirseniz, artık size kendisiyle gönderildiğim
şeyi tebliğ ettim. Rabbim de sizden başka bir kavmi yerinize geçirir. Siz O'na
hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Doğrusu benim Rabbim, herşeyi gözetleyip-koruyandır." (Hud Suresi, 57)
Bugün bilim adamlarının çoğu, evrenin yoktan var olduğu konusunda kesin
bir fikir birliğine varmışlardır. Çünkü ellerindeki tüm deliller bu gerçeğe
işaret etmektedir. Evrenin yoktan varoluşu sırasında ortaya çıkan atomlar ile
bugün canlı-cansız herşeyi oluşturan atomların birbirleriyle aynı olduğunu da
bilim ortaya koymaktadır. Evrenin ilk yaratılış anında ne kadar atom varsa, şu
anda da o kadar atom vardır. Ancak şöyle bir farkla: Yoktan varoluş anında
büyük bir hızla etrafa dağılan atomlar, bugün yıldızları, Dünya'yı,
atmosferdeki havayı, yeryüzündeki suyu, toprağı ve hatta sizin bedeninizi
meydana getirmektedirler. Üstelik bunu öylesine kusursuz bir düzenle
yapmaktadırlar ki, her bir atoma hakim olan düzenleyici gücün varlığı kesin
olarak anlaşılmaktadır. Zira bir düzenin varlığı düzenleyicinin varlığını
zorunlu kılar.
Bu noktada karşımıza şu gerçek çıkmaktadır: Ortada hiçbir şey yokken
maddeyi yaratan ve kusursuz bir düzen oluşturan Allah elbette ki bu düzenin
meydana gelişindeki her aşama hakkında bilgi sahibidir. Çünkü böylesine
karmaşık bir sistemin tek bir anının dahi kontrolsüz oluşması mümkün değildir.
İşte bu gerçek bize kainattaki sistemi düzenleyen, var eden Allah'ın sonsuz
ilmini göstermektedir. O, herşeyi yoktan var etmiş ve kusursuz bir düzen
kurmuştur. Ve halen de bu düzeni gözetlemekte ve korumaktadır. Nitekim "Çünkü senin Rabbin, gerçekten gözetleme
yerindedir" (Fecr Suresi, 14) ayeti Allah'ın kainat üzerindeki sürekli
korumasını bizlere bildirmektedir. Başka ayetlerde Rabbimiz şöyle
buyurmaktadır:
Doğrusu Biz, yerin onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımız'da
(bütün bunları) saklayıp-koruyan bir kitap vardır. (Kaf Suresi, 4)
Oysa onun, kendilerine karşı hiçbir zorlayıcı-gücü yoktu; ancak Biz
ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırt etmek için (ona bu imkanı
verdik). Senin Rabbin, herşeyin üzerinde gözetici-koruyucudur. (Sebe Suresi,
21)
Allah'ın dışında birtakım veliler edinenler ise; Allah, onların üzerinde
gözetleyicidir. Sen onların üzerinde bir vekil değilsin. (Şura Suresi, 6)
O'nun (insanın) önünden ve arkasından izleyenleri vardır, onu Allah'ın
emriyle gözetip-korumaktadırlar. Gerçekten Allah, kendi nefis (öz)lerinde olanı
değiştirip bozuncaya kadar, bir toplulukta olanı değiştirip-bozmaz. Allah bir
topluluğa kötülük istedi mi, artık onu geri çevirmeye hiç bir (biçimde imkan)
yoktur; onlar için O'ndan başka bir veli yoktur. (Ra’d Suresi, 11)
Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir değere karşılık satanlar... İşte
onlar; onlar için ahirette hiç bir pay yoktur, kıyamet gününde Allah onlarla
konuşmaz, onları gözetmez ve onları arındırmaz. Ve onlar için acı bir azap
vardır. (Al-i İmran Suresi, 77)
Yorumlar
Yorum Gönder