LATİF
LATİF
Lütuf
sahibi, lütfedici olan
Allah, kullarına karşı lütuf sahibidir; dilediğini
rızıklandırır. O, kuvvetlidir, azizdir. (Şura Suresi, 19)
Daha önce de belirttiğimiz gibi
dünya üzerinde iki tür insan yaşar: Allah'a teslim olanlar ve O'nu inkar
edenler. Allah çok sayıda insan yaratmış ancak bunlardan çok az bir kısmını
Kendisi'ne teslim olanlardan kılmıştır. Kuran'da pek çok ayette insanların
çoğunun iman sahibi olmayacağından, doğru yola ulaşamayacağından
bahsedilmiştir. Bu insanlar şeytanın yoluna tabi oldukları, Allah'ı
unuttukları, 'vicdanları kabul ettiği halde' inkar ettikleri için cehennem ehli
olmayı hak etmişlerdir.
Allah'a teslim olan, O'nun rızası
için yaşayan insanlar ise dünyada ve ahirette hoşnutluk içinde bir yaşam
sürerler. Kuşkusuz insanların elçilerle, kitaplarla uyarılmaları ve böylece
doğru yolu bulma imkanına sahip olmaları Allah'ın lütuflarından biridir.
Kuran'da Allah'ın müminlere olan lütfu şöyle bildirilmiştir:
Andolsun ki Allah, mü'minlere,
içlerinde kendilerinden onlara bir peygamber göndermekle lütufta bulunmuştur.
(Ki O) Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti
öğretiyor. Ondan önce ise onlar apaçık bir sapıklık içindeydiler. (Al-i İmran
Suresi, 164)
Latif olan Allah mümin kullarına
her türlü zor durumda yardım ederek de lütfunu gösterir. Kuran'da geçmiş
kavimlerden bildirilen kıssalarda Allah'ın samimi kullarına destekçi olması,
onlara lütufta bulunması ile ilgili çeşitli örnekler verilmiştir. Örneğin Allah
Hz. Musa'nın kavmini Firavun'un zulmünden kurtarmış ve onları yeryüzüne mirasçı
kılmıştır. Bu gerçek ayetlerde şöyle bildirilir:
Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde
(Mısır'da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü;
onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp
kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı. Biz ise, yeryüzünde
güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak
istiyoruz. (Kasas Suresi, 4-5)
Allah iman edenlerin dünyada tek
dostu ve velisi olduğu gibi ahirette de onlara yardım edecek, kötülüklerini
iyiliklere çevirecek ve onlara lütufta bulunacaktır. Nitekim müminlerin
cennetteki ifadeleri bu gerçeği şöyle bildirir:
Dediler ki: "Biz doğrusu
daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık. Şimdi
Allah, bize lütufta bulundu ve 'hücrelere kadar işleyen kavurucu' azabdan
korudu. Şüphesiz, biz bundan önce O'na dua (kulluk) ederdik. Gerçekten O,
iyiliği bol, esirgemesi çok olanın ta Kendisi'dir." (Tur Suresi, 26-28)
O, yarattığını bilmez mi? O,
Latif'tir; Habir'dir. (Mülk Suresi, 14)
Gözler O'nu idrak edemez; O ise
bütün gözleri idrak eder. O, Latif olandır, haberdar olandır. (Enam Suresi, 103)
Görmedin mi, Allah, gökten su
indirdi, böylece yeryüzü yemyeşil donatıldı. Şüphesiz Allah, lütfedicidir,
herşeyden haberdardır. (Hac Suresi, 63)
"Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da göklerde veya yer(in derinliklerinde) de bulunsa bile, Allah onu getirir (açığa çıkarır). Şüphesiz Allah, Latif olandır, (herşeyden) haberdardır." (Lokman Suresi, 16)
Yorumlar
Yorum Gönder