MUĞNİ
MUĞNİ
İstediğini zengin eden
Doğrusu muhtaç olmaktan O kurtardı ve sermaye verip-hoşnut kıldı. (Necm Suresi, 48)
Gerçek zenginlik yalnızca Allah'a aittir. O dilediğini Kendi fazlından
zengin kılar, dilediğini de belli bir süreye kadar yoklukla dener. 'Varis'
sıfatında da belirttiğimiz gibi herşeyin varisi yalnızca Allah'tır. İnsanların
dünyada sahip oldukları zenginlikler, mal-mülk de yalnızca Allah'a aittir.
Her insan hayatı boyunca çalışıp kazandığı herşeyi ölümüyle birlikte
muhakkak geride bırakmaktadır. Ancak tüm bunlara rağmen yaşadığı kısa hayatta
mal-mülk sahibi olmakla övünen, zenginliğiyle büyüklenen ve bunun sonucunda
Allah'ı unutan kişiler için Kuran'da şöyle hükmedilmektedir:
Onlar sanıyorlar mı ki,
kendilerine verdiğimiz mal ve çocuklarla Biz onların hayırlarına koşuyoruz
(veya yardım ediyoruz)? Hayır, onlar şuurunda değiller. (Müminun Suresi, 55-56)
Allah dilediği kullarını ise dünyada büyük bir mülkle ödüllendirmiştir.
Özellikle elçilere verilen büyük mülke Kuran'da pek çok ayetle dikkat
çekilmiştir. Hz. İbrahim, Hz. Muhammed (sav), Hz. Davud ve Hz. Yusuf, Allah'ın
dünyada büyük bir zenginlikle ödüllendirdiği elçilerdendir. Hz. Süleyman ise
dünya üzerinde hiç kimseye verilmeyen büyük bir mülkü Allah'tan talep etmiş ve
buna sahip olmuştur.
Ancak bu noktada unutulmamalıdır ki, Allah'ın elçileri kendilerine
verilen mülkü Rabbimiz'i razı etmek, O'nun hoşnut olacağı hayırlar işlemek için
kullanmışlardır. Ellerindeki herşeyi, sahip olduklarıyla övünüp şımaran, mülkün
gerçek sahibini unutan insanlardan çok farklı bir amaçla harcamışlardır. Çünkü
onlar bilirler ki, mülkün tümü Allah'a aittir, dilediğine mülk veren Allah,
dilediğinden de mülkünü geri alabilir.
Görüldüğü gibi evrendeki herşeyin tek hakimi, mülkün yegane sahibi olan
Allah, dünyada dilediği insanı zengin kılmaktadır. Gerçek zenginliği ise
ahirette verecektir. Kendisi'ne iman eden, tüm hayatını salih ameller
işleyerek, O'nun rızasını kazanmaya çalışarak geçiren müminleri, ahirette çok
büyük bir zenginlikle nimetlendirecektir.
Allah'ı razı ederek cennete girmeye hak kazanan sayılı insanın orada
karşılaşacağı zenginlik, Kuran'da çok sayıdaki ayette detaylı olarak tarif
edilmiştir. Ayetlerde bu ihtişam şöyle haber verilmektedir:
Artık Allah, onları böyle bir
günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir.
Ve sabretmeleri dolayısıyla
cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir.
Orada tahtlar üzerinde
yaslanıp-dayanmışlardır. Orada ne (yakıcı) bir Güneş ve ne de dondurucu bir
soğuk görürler.
(Meyvelerin) Gölgeleri onlara pek
yakın ve devşirilmeleri kolaylaştırıldıkça kolaylaştırılmış.
Çevrelerinde gümüşten billur
kablar, kupalar dolaştırılır.
Gümüşten billur kaplar ki, onları
belli bir ölçüyle tesbit etmişlerdir.
Orada onlara bir kadeh içirilir
ki, karışımı zencefildir.
Bir pınar ki orada
"selsebil" olarak adlandırılır.
Çevrelerinde (gençlikleri ve
dinçlikleri) ebedi kılınmış civanlar dolaşır-durur; sen onları gördüğün zaman
saçılmış birer inci sanırsın.
Her nereye baksan, bir nimet ve
büyük bir mülk görürsün.
Onların üzerinde hafif ipek ve
ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle
bezenmişlerdir.
Şüphesiz, bu, sizin için bir
mükafaattır. Sizin çaba-harcamanız şükre değer (meşkur:makbul) görülmüştür.
(İnsan Suresi, 11-22)
Ey iman edenler, müşrikler ancak
bir pisliktirler; öyleyse bu yıllarından sonra artık Mescid-i Haram'a
yaklaşmasınlar. Eğer ihtiyaç içinde kalmaktan korkarsanız, Allah dilerse sizi
Kendi fazlından zengin kılar. Şüphesiz Allah bilendir, hüküm ve hikmet
sahibidir. (Tevbe Suresi, 28)
İçinizde evli olmayanları, kölelerinizden
ve cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah, Kendi
fazlından onları zengin eder. Allah geniş (nimet sahibi)dir, bilendir. (Nur
Suresi, 32)
Yorumlar
Yorum Gönder